ismail hasbal yazı ve görüşleri
Kutlu dinimin şehadet ve evliya toprağı köyümün saygıdeğer büyüklerine, sevgili gençlerine en derin muhabhetlerimle,

SÖZE ALLAHA HAMD İLE GEÇMİŞE RAHMET İLE GİRİŞ:

Öncelikle Yüce Rabbimiz Allaha hamdu sena ve Efendimiz Muhammedul Emin Mustafa’ya ve ehline ashabına salat selam olsun.
Köyümüzün vakfiye banisi büyük hak ereni Seyyid Mahmud Çağırgan-ı Veli’yi ve vakfiye tahsisinin sahibi cihan devleti Osmanlı’nın ilk halife unvanlı hükümdarı Yavuz Sultan Selim Han’ı ve tüm Osmanlı ceddimi saygıyla selamlıyorum.
İslamı ilk kabul eden Karahanlı Türk Devletinden Selçukluya uzanan kadim tarih çizgisindeki tüm şanlı şerefli ceddime Şükran minnet duygularımı arz ediyorum.
İstanbula ilk kuşatmayı başlatan Ebu Eyyüb El-Ensara Bedirden Uhuda Kudüs’e Endülüse, Malazgirtten Fethi İstanbula Kut’ül-Amareye Yemene Trablusa Viyanaya Çanakkaleye ve İstiklal Harbine, tevhidin tüm cengaver aslanlarına sonsuz ihtiram duygularımı sunuyorum. Köyümün garipler mezarlığı denilen mahallinde 1914 birinci cihan savaşında Rus cephesine karşı köyümüzde kurulu 11.Kafkas fırka komutanlığı bünyesindeki cihanda şehid olup yatan isimsiz şanlı kahramanlarımıza:
1958-65 arası ifa ettiği fahri imamet görevinde köyümüzün manevi uyanışına ışık tutan ve o tarihten 9 Mart 2025 vefat ettiği tarihe kadar bu köyün hem gelişmesine hem Türkiye dahil uluslararası nice kardeş ülke nezdinde bilinir bir keyfiyet kazanmasına sebebiyet veren ve ölümüyle de bu hizmetin dahada devam etmesi için kabir istirahatgahı olarak yine bu mekanı seçen merhum Kasım Yağcıoğlu hocamıza hassaten rahmet diliyorum, minnetle anıyorum. Külliye binasının ilk temeline 1991’de ilk katkıyı arsa olarak veren büyük kanaat önderimiz Hasan Yar büyüğümüzü, ilk temel harcı için 2000 lira Merhum Ali Süre, 1000 lira ile merhum Hasan Göze 1000 lira ile hurdacı Merhum Mehmet Yar (kabacı) 800 lira ile merhum Adem Horasan beylerimizi:
Kaba inşaata katkısı olan Şaban Göze yönetimindeki 93-95 arası dernek kurulunun geçmişlerini;
Bu mecrada bir not olarak hatırlatmak isterim ki dernekce başlanan kaba inşaattan kalan 45 bin liralık kalan bakiye borç ise 94 YILINDA YAZDIĞIM “MİLLİ GÖRÜŞ ZEMİNİNDE ÇALIŞMA VE YÖNETİM PRENSİPLERİ” isimli kitabımın satışından Hasan Coştur ve Şiranlı Kemal Yılmaz kalfaya tarafımdan ödendi.
15 yıl bekleyip harabe halden çıkması için Rabbimin ihsanı ile bir yürek delisi olarak tek başıma her şeyimi ortaya sererek yeniden ele aldığım ve son şeklini alan bu külliye’nin yeni yapılanmasına katkı vererek elimden tutan Mehmet Göze’nin merhum babası Ahmet Göze amcası Ramazan Göze Halis Göze Hasan Göze Ali Süre,Mehmet Beyazkılıç ,Babam Hüseyin Hasbal,NBA  oyuncusu Ömer Aşığın dedesi merhum Süleyman Aşık Hüseyin Küçükkurt merhume Fatma Gecu  merhume anam Fatime Hasbal ve hocamız Kasım Yağcıoğlu merhum olmak üzere;
Bu eser için alınan eşyaların taşınmasına korunmasına hizmeti geçen Mustafa ve Şerif Çöndül, Yusuf Kirazlı ve ferforje demirlerinin duvar ve pencere montajına destek olan Şaban Beyazkılıç, Ali Osman Bölge ve Musa, Mustafa Cebeci kardeşlerimizin ve ismini hatırlayamadığım el veren tüm kardeşlerimizin geçmişlerini;
Bereketzade olarak halı teşrifatı dahil minber mihrabin tezyinatını yüklenen iş adamı Hüseyin Gürsoy kardeşimin gecmişlerini;
Külliyeye ilave edilen kalorifer ve mutfak bölümüne emekleri geçen başta eski dernek başkanı merhum Ahmet Başgöl ve ekibinin geçmişlerini;
2001 de köyün İlçe yolunun asfalt malzemesini bağışlayan merhum Şerif Başgöl ve dönemin dernek yönetimi merhum Ömer Beyazkılıç ve ekibinin gecmişlerini:
Külliye’nin içme suyunun gelmesinde ve inşaatın her adımında beni yalnız bırakmayan köyümüzün baştaci muhtarı merhum Yasin Uncuoğlu kardeşimi ve geçmişlerini şükranla rahmetle minnetle anıyorum. Ruhları şad menzilleri cennet olsun. 1992 yılında Cami yanındaki misafirhane ve şadırvan inşası için Seyyid Mahmud Cağırgan-ı Veli gününe katılım sonrası beni makamına çağırarak taharet temizlik medeniyettir, beni milletin içinde tahtadan yolun ortasındaki tuvalete mecbur bıraktınız,bu hoş değil diyerek bu teşebbüs için hiç unutmam Temmuz 1992 tarihiydi, 5000 lira bağışla derhal köy camisinin yanına bu ihtiyaç yapının talimatını veren dönemin Giresun Valisi Atilla Koç bey ve dönemin Alucra Belediye Başkanı Kemal Bıyıkcı beyinde bir akşam namazı sonrası kato makinesi göndererek mevcut kuruluma ait temelin açılmasına olan katkısına hürmeten onunda geçmişlerini: Temel sonrası inşaatın ikmalinde elimden tutan işi yarım bırakmayan 93’deki Şaban Göze yönetimindeki merhum Yusuf Yar kardeşimiz başta olmak üzere dernek ekibinin tüm geçmişlerini ve 10 bin lira bağışla temelin yükselmesine katkısını esirgemeyen gönül dostum ve Alucramızın saygın evladı, iş insanı merhum İhsan Tekoğlu bey büyüğümü rahmetle dua ile anıyorum. Ayrıca 2011’de Turizm Bakanlığı iştirakler genel müdürü olan Leyla Mir Mahmutoğlu hanımefendinin onca git gellerim sonucu külliyenin ince inşaatı için 50+80 şeklinde 130.000 lira destek çıkartmak suretiyle bu köyün manevi hatırasına böyle bir katkıyı sağlamasından kaynaklı olarak onun da geçmişlerine rahmet niyaz ediyorum ancak bu 130 bin lira dönemin Giresun valisi Dursun Ali Şahin Bey tarafından para eski Eserler kaleminden çıkmış,burası ise yeni bir yapı diye bu bütçeyi bu yere kullandırmadı. Bunun üzerinede dönemin Dernek Başkanı merhum Ahmet Başgöl ve ekibiyle birlikte bu paranın cami ile türbe arasındaki yolun parça taşı döşemesine kullanılmasını kararlaştırdık Sayın valide uygun gördü. Böylece para da geriye gitmemiş oldu. Tarihte köyümüz adına tek çıkan nakli bir tahsisde belki de bu olsa gerek. Ancak bekledim ki sayın dernek ekibi bunun karşılığında bu zor dönemde bana destek olsunlar. Fakat bu dönemde köyün yol genişletmesi ve foseptik çukuru çalışmaları içeride oldukları için bunun üzerine bende daha fazla ısrar etmedim. Cenabı Hak kendilerinden razı olsun.
Gazzeden Arakana D.Türkistana, Bosnaya Çeçenyaya Suriye Halepe Humusa Halepceye son ihanet pkk feto daeş tertipli siyonist şebekeler üzerinden hayatlarını
kaybeden anadolu evladı tüm şehid kardeşlerimizi rahmetle minnetle şükranla yad ediyorum. Kimi faili meçhullere Kurban edilmiş kimi küresel dünya zalimlerinin şapkası adına ülkemizde kurulan istiklal mahkemelerinde asılmış, kimi yine siyonist dünya sömürüsüne talim adına yapılmış darbelerde sağcı solcu dinci diye şeytansı tuzaklarla yok edilmiş bu denli insanlik ailesinin bütün ezilmiş evlatlarına Rabbinden rahmet niyaz ediyorum.

ŞİMDİ GELİYORUZ KÖYÜMÜZÜN GEÇMİŞ VE MEVCUT AHVALİNE

Cennet toprağımın can insanları!

Bu acı satırları, sizlere ülkem üzerinde yüce ceddimiz Abdulhamidin tahttan indirildiği 1908 den bugüne nice kahpe oyunlar kuran ve bugün çok daha yakından bildiğimiz bu kanlı siyonizmin tepemizde boza pişiren halada nefret kaos ölüm planlarıyla karşımızda duran ve bize ip sallayan yerel bekcilerinin zulüm deneyine tabi tutulmuş biri olarak yazıyorum. Beni Vatanına yurduma devletime ve bayrağıma bağımlı hale aldığım eğitimler değil bu acılar getirdi. Hep dert yüklenen tarafta oldum kimseye dert olmadım hep yük alan el veren gönül veren taraf oldum hamd olsun. Devlet memuriyetimdeki vicdan hizmetim devlet işine din işi karıştırma suçu sayıldı, Anadolunun masum ruhuna çöken siyonist zalimlere bağlı kurulu tapınak düzeni tarafından zaman geldi hapse mahkum oldum zaman geldi işkence gördüm lakin sevdam dahada katmerlendi toprağıma ve insanıma ve de tarihime daha da yaklaştım. Yılmadım hiç istiyorum ki köyümün her ferdi her genci de bu dertlerin ortağı olsun. 1974 den beri köyümün derneğinin kuruluş tüzüğünü 1986’da Alucra ilçemin vakıf kuruluş tüzüğünü 98de kaleme aldım ve kuruluşunu yaptım. Daha bir çok vakıf ve denek tüzüğü hazırladım. 1979 Vakıf Grupda ki görevim döneminde 9 Ekim de Marmara Üniversitesinin kuruluşu icin Prof. Dr Orhan ve Vakıf Grup Başhekimi Prof.Dr.Mazhar Özman başkanlığında toplanan kurulda kuruluş tüzüğünü Daktilograf olarak yazmakta bu fakire nasip oldu. Ancak 12 Eylül darbe cuntası bu kuruluşu lav etti. Bizi de içeri aldı. Merhum Özal 83 de hamd olsun Marmarayı yeniden açtı. Dolayısıyla şükür Rabbime ki ülkemin her noktasında hep bir iz bırakmanın mücadelesi içinde olmanın gayretinde oldum. İnşallah Rabbim kabul eylesin. En azından safım belli, Allah düşmanı kötülerin kafirlerin ve iki yüzlü münafıkların çıkar çukur safında hiç olmadım. Ey Köyümün gençliği gelin aramızda, bu toprağın altında yatanlara da, üstünde gezenlere de eziyet vermeyen bir birliktelik kuralım. Köyümüze gelen her misafire ikram gözüyle bereket gözüyle bakalım. En azından evimize çağırmasak bile bir su verelim hiçbir şey yapamıyorsak Allah için en azından Ocak evine gelenlere kabristan ziyareti yapanlara bir selam bir hoş geldin diyelim. Bu şehadet köyü bu veli toprağı köy adına bir medeniyet hasretimiz olan bir misafirperverlik farkı oluşturalım. Gelenlere bir Halil İbrahim sofrası olalım.

Köyümün çok değerli güzel insanları,

Bugün malesef çok büyük bir yozlaşma içindeyiz bu suretle de hem kendimizden hem geleneklerimizden hem kutsal dinimizden hem de tarihimizden ve kültürel çizgimizden her gün biraz daha uzaklaşıyoruz. Özellikle köyümüzün osmanlı doğumlu nüfusu gittikten sonra koyumuz ilk baharını ve yaz mevsimini kaybetti. Köye kar mevsimi geldi. Böylece de bereket sezonu ve iyilik mevsimi yok oldu… Düğünlerimizin, törenlerimizin şekli değişti. Her şeyimiz yozlaştı. Kadın erkek el ele oyunlar Allaha adeta meydan okuma halini aldı. Saçının telini oğluna dahi göstermeyen o anaların nesli bugün bir evliya toprağında göğsünü baldırını göbeğini açarak dolaşan ve ne idüğü belirsiz bir kültür kisvesini kendine yaklaştırır hale düştü çoğu ana da baba da sorumluluk duygusu kalmadı. Artık ben bu köyün de bu dinin de bu şehadet yurdunun da ferdi değil başka dünyanın malıyım dercesine ortalık bir kimlik çatışmasına evrildi. Toprak kirlendi bedenler koktu. Bu yüzden rahmet kesildi. Kardeş kardeşin komşu komşunun nerede ise en amansız düşmanı haline geldi. Bundan dolayı da bugün kasabaya en fazla şikayet giden köy bizim köyümüz olarak ilk sıralara yerleşti. Yazıktır günahtır. Bu gidiş hayra alamet değil. Maddi manevi bütün birikimini doğup büyüdüğüm bu şehadet toprağının insanlarına nasıl faydaya cevirebilirim diye uğraşan bir birey olarak şahsen ben böylesi rezillikleri bir evliya köyüne yakıştıramıyorum. Gerçekten üzülüyorum. Gerçekten bizarım bu kötü gidişten. Hiç değilse kim neresini açacaksa varsın bu topragin dışında açsın. Yazıktır bu milletin üzerine yağacak rahmete, kimse günahıyla içkisiyle haramıyla gıybetiyle dedikodosuyla mani olmasın. Kimse de lütfen gönül koymasın. Bunlar birer hatadan dönüş hatırlatması. Asla sorgulama değildir. Neticede hesap yerinde herkes  kendi amelinin karşılığını orada alacak. Bize bu alemde düşen sadece tebliğidir vesselam. Biliriz ve inanırız ki; Birliği dirliği kardeşliği komşuluğu yeniden inşa ve ihya edecek her sevap, insanın hem dünyasını hem ahiretini kurtarır N’olur artık bu kötü ve bu olumsuz defterler aramızda ve Köyümüzün sınırları içinde tümden kapansın, yeni bir hayat için sadece sevap ve hayır sayfalari açılsın. Herkes yuttuğu lokmayı yaptığı işi helalinden yapsın. Herkesin arkasında gölgelenecek bir dikili ağacı olsun. Arkasından kötü söz duyacak işler yerine hayır dualar alacak işlere ağırlık verilsin. Hicte zor değil bunlar. Bunun anahtarı da, her evden bu sayfayı ben açacağım diyen kuşatıcı, vefalı ve de kendini aşmış yürekli bir fidanın çıkması yeterli. Benim köyüm hem rahmetin ve bereketin diyari hem de sevginin kardeşliğin menzili işte o zaman olacak.
Bu vesileyle köyümüzde 1990 yılı itibariyle başlayan SEYYİD MAHMUD ÇAĞIRGANI VELİ günleri kapsamında kaleme aldığım göz nuru alınteri gönül azığımdan camadanımda biriktirdiğim bir kac bilgi kırıntısını istedim ki sizlerle paylaşayım. Arz ediyorum.
Son kelam: köyüm adına kuşatıcı böylesine bir bilgi haberleşme kaynaşma ve dostluk sitesini tasarlayıp bu hale getiren ve bu fakirden de hem bir durum değerlendirmesi hem geçmişe dair belge bilgi desteği isteyen köyümün Anadolu yakasındaki bu vefalı gençlerine hassaten sonsuz teşekkürlerimi sunuyor Yüce Rabbimden köyümün gidenlerine rahmet kalanlarına selamet hastalarına acil şifalar diliyorum.
Size vicdan derdiyle yaşanmış gönül kalemiyle yazılmış çile dolu yeni bir hafıza yeni bir vefa yeni bir hizmet tarihi sunuyorum. Peki niye yazdım bunları. Kesinlikle kimseden puan almak için değil. Eğer küçük bir yürek tek başına milleti toprağı inancı adına bu kadar işleri tek başına cesaret edip yapıyorsa, tüm köylü olarak yek vücut olsak dedikoduyu bıraksak kibri gururu hava atmayı bir kenara atsak kim bilir bu köy için daha neler neler yapılır?
Selam dua muhabbetle 04.10.2025
İsmail Hasbal